2 yılı aşkın bir süredir Suriye de ESAAD karşıtı savaş çığırtkanlığı yapan birilerini bu işin dışında tutmalı mı dersiniz.? Bu konuda karar vermek için öncelikle ‘’akıl ve vicdan sahibi olan herkesi vicdan muhasebesi yapmaya çağırıyoruz…
Yöre halkı cinayetin failleri ‘’emperyalist güçler tarafından, şişirilip beslenip ve kışkırtılan ‘’ESAD karşıtı çeteler dedi, başka da demiyorlar …
Öyleyken, daha konunun araştırılması soruşturması yapılmadan, AKP Hükümeti tam kadro ‘’bunu yapan ESAD’’a bağlı bir örgüttür deyip tutturdu.. Elleriyle koymuş gibi de katil dedikleri 9 kişiyi ilk fırsatta alıp getirdi suçlarını itiraf ettiler deyip, bizzat da ‘’İç İşler Bakanı tarafından ilan edildi…
Madem öyle, niçin basına konuyla ilgili yazma yasağı kondu..? Dedikleri o sayı soradan 13 e çıkarıldı..
Şimdiyse, geriye doğru dönüp bakıldığında, Tayip beyin ve kadrosunun izlediği ‘’iş ve dış politikanın ‘’Emevi Muaviye si dönemine benzerlik tarafı var mıdır, deyip sorması geliyor insanın..
Tarihi iyi okuyup inceleyenlerin bu konuda görüşlerine baş vurmak lazım, çünkü arada 1400 sene gibi uzun bir zaman dilimi var…Ona rağmen:
Hani Barış denmişti ya, sürecin başlatıldığı ve 63 akil ‘’akıllı’’ seçkinlerin yurt geneline yayıldığı şu günlerde, ‘’Reyhanlı katliamı yaptırıldı…
Peki dostlar, bir kişinin yada dönemin adı barış olunca o kişiden ve süreçten toplumsal barış beklenebilir mi?, yada işin içeriğine iyice bakmak gerekmez mi?
AKP iktidarının 12 yıllık icraatlarında ‘’barışa yönelik attığı tek adıma şahidim diyen birileri elini yüzene koyup da çıkar mı dersiniz..?
Şu anda bile, örneğin Reyhanlı da bombalar patlatılmış ‘’51 kişi can vermiş, onca yaralı ve koca ilçenin altı üstüne çevrilmiş durumda iken, ‘’Başbakanın Amerika seyahatine öncelik ne olabilirdi ki.?
Açıktan Ülkede ve Suriye gerçeğinde bir alevi düşmanlığından söz edilmektedir ve kaygılar da gün be gün artmaktadır.. Ancak, ülkede yaşayan farklı ve renklilikleri olan 76 Milyon yurt insanı arasında bu ayrımcı politikalardan rahat mutlu olan birilerinden de söz edilebilir mi?, kesinlikle düşünemiyorum.. Çünkü, bu tip politikalar ‘’zulmü ilke edinen emperyalist güçler ve işbirlikçi kapitalistlerin doğrudan işine yaramaktadır.. Bunun burası açık ve net olarak biliniyordur diye düşünüyoruz…
İşin öbür tarafı, açlık ve işsizlik denen zulmün çemberine sıkıştırılmış milyonların, gözlerinin içine baka baka, Millet vekillerine ‘’insan üstü’’ yaşam koşullarını getirecek özel yasa hazırlandı ve komisyondan da geçmişti.. Kimlerden utandı yada çekindiler de, üç parti ‘’önce evet deyip soradan verdikleri imzaları geri aldılar..
O yasa teklifini imzaladıkları zaman 76 milyon yurt insanını uykuda mı sanmışlardı, o yeminli beyefendiler..? Vay zaman vay da vay…..
Bu topraklar üzerinde yaşayan milyonlar size oy verdi, sizde ‘’memleket ve milletin refah ve huzuru için çalışacağız demiştiniz hani yemin de etmiştiniz ya …
76 Milyon nüfusun ‘’sarım sarmaş dostluk komşuluk bağları arasına sokulup, bazılarını da ötekileştirerek ‘’asıl barışı bomba koyan patlatıp param parça edenlere sandıkta da olsa hesap sorulmalıdır dostlar.. Onları sorgulamadan partilerine oy veren‘’esnaf, emekçi, emekli, işsiz ve aşsızlarda suç aramayalım mı dersiniz?
Dostlar, artık bu çağın insanı ‘’kendi huzur ve rahatı için düşünüp karar vermeli ve yaşamalıdır diyoruz.