Arguvan ile ilgili bir şiir yarışması düzenlenmişti. Bu yarışmaya katılacak şiirlerin ölçülü ya da ölçüsüz olmadığı belirtilmemişti.
Ozan Ekberi ile daha önce bu konuyu yazışmış, halk şiiri ile serbest şiirin yarıştırıldığını belirtmiş; 2000 yılında Malatya Belediyesinin şiir yarışmasındaki durumun aynısı olduğunu belirtmiş ve Sefil Selimi ile ilgili anımı anlatmıştım. İşte anımdan bir bölüm:
“14 Ekim 2000 tarihinde (Cumartesi akşamı) Malatya’nın yerel televizyon kanallarından TV Malatya’da Malatya Belediye Konferans Salonunda Esenlik Şirketinin 10. Kuruluş Yılı nedeniyle düzenlenen “Sevgi ve Hoşgörü” konulu şiir yarışması canlı olarak yayınlanıyordu ve Sefil Selimi ekranlardaydı. “Halk şiiri ile serbest şiiri yarıştıran jüri üyelerine teşekkür ederim” dedikten sonra, “İnsanları yakmak yerine, Sefil Selimi olarak kendimi yakıyorum” sözlerinin ardından “Kul Yanmasın” şiirini okudu. Bir süre izledim ve hazırlanarak konferans salonuna gittim. Oraya vardığımda saat 22 40 olmuştu. Salonun sol tarafından girdiğimde Sefil Selimi, Âşık Beyani ile ikinci sırada bir yerde yan yana oturuyordu…”
Ben de daha önceki bir yazımı şiir biçiminde düzenledim. Diğer yandan bir de ölçülü şiir yazdım. Serbest ve ölçülü olarak yazdığım bu iki şiirimi sizlerle paylaşmak istiyorum.
Arguvan’a…
Herkes methiye yazıyor, Ben ise seni anlatacağım
Ne gibi özelliklerin var?
Yeraltı zenginliklerine mi sahipsin?
Hayır…
Endüstri kuruluşların mı var?
Hayır…
Denizin, denize kıyın mı var?
Hayır…
Ormanların mı var?
Hayır…
Tarihsel yapılara, eski yapıtlara mı sahipsin?
Hayır…
Ülkenin toplumsal yaşamına yön veren siyasetçilerin mi var?
Hayır…
Ve daha birçok soruma “hayır” diyeceğiz…
Ancak söylenecek bir şey var;
Türkülerin var!
Arguvan türküleri!
Türküler, türküler bizi söyler.
Türkülerde biz varız, bizde türküler…
3 Ekim 2008, Aksaray
Ya Türküler Olmasaydı
Arguvan’ı kim tanırdı
Ya türküler olmasaydı
Arguvan’ı kim anardı
Ya türküler olmasaydı
Yoktur yeraltı madeni
Ne denizi ne ormanı
Neye yarar siyaseti
Ya türküler olmasaydı
Fabrika yok mal işlesin
Fakir ancak gâh dişlesin
Yolu toz duman neylesin
Ya türküler olmasaydı
Anılacak bir yanı yok
Taşına taş koyanı yok
Okuyanı yazanı çok
Ya türküler olmasaydı
Neyi var türkü yaksınlar
Şöyle böyle bağ taksınlar
Gurbet acısı baksınlar
Ya türküler olmasaydı
Önem verin her ozana
Ad verdiler Arguvan’a
Türküyü atman yabana
Ya türküler olmasaydı
Türküleri unutmayın
Ozanları soğutmayın
Sözüm yabana atmayın
Ya türküler olmasaydı
Özerol türküden anlar
Anlamayanlar softalar
Olmasın beyni karalar
Ya türküler olmasaydı
21 Ocak 2011, Ankara