LAİKLİK,DEVLET VE ALEVİLER

Anayasanın 2.maddesinde,cumhuriyetin niteliklerinden biri olarak laiklik vurgusu yapıldığı ve bulunduğu gibi;laiklik 24.maddede de geçmektedir.

   Anayasa madde 24=...Kimse,devletin sosyal,ekonomik,siyasi veya hukuki temel düzenini kısmen de olsa,din kurallarına dayandırma veya siyasi veya kişisel çıkar yahut nüfuz sağlama amacıyla her ne suretle olursa olsun,dini veya din duygularını yahut dince kutsal sayılan şeyleri istismar edemez ve kötüye kullanamaz.

  TBMM Başkanı İsmail Kahraman:''Laiklik,yeni anayasa da olmamalıdır.Dindar bir anayasa olmalı.'' diye açıklamada bulundu.Sanki,şu an yürürlükte(!)bulunan anayasa da laiklik ilkesi uygulanıyormuş gibi bir algı da yaratılıyor.

      Laiklik,din ile devlet işlerinin birbirinden ayrılması olup;laik devlette toplum,dinsel ilke ve kurallarla değil,bilim ve akıl temelinde yönetilir.Din ve inanç,bireylerin özgür irade ve vicdanlarına bırakılır.İnanmak yada inanmamak yani dindar olmakta,ateist olmakta bireylerin özgür iradesine,seçimine bağlıdır.
  Laiklik,özgür irade ve seçme hakkını kullanan bireylerle yaşam bulacağı açısından;laikliğin ön koşulu demokrasi ve buna bağlı olarak ta demokratik,özgür toplumdur.Irkçı-faşist ve dinci-yobaz devlet ve toplumlarda laiklik özüne uygun olarak uygulanmaz.Bu eşyanın tabiatına aykırıdır!
   Laik devlette,devlet,bütün dinlere,mezheplere,inançlara,dindarlara,ateistlere eşit mesafede olup hiçbirinin yanında yada karşısında değildir hatta hiçbiriyle temas halinde değildir(!)
  Laiklik ve seküler yaşam tarzı,insanların barış ve kardeşlik içinde bir arada yaşamasının güvencesidir.Bu yargının ne kadar doğru olduğunu kanıtlayan en güzel ve somut örnek Ortadoğu ülkelerindeki şu an yaşanan iç savaşlar ve kaostur.
 
    Türkiye de,90 yıldır laiklik anayasa da sadece kavram olarak hatta kavram demek bile zor,kelime olarak var.Bugüne kadar gelmiş-geçmiş bütün siyasi iktidar ve yöneticileri,devlet bürokrasisi,hep sünni-hanefi mezhebi önceleyip;alevilerin inanç ve ibadetlerini dikkate almadıkları gibi,reddettiler,yok saydılar hatta bin bir yalan ve iftiralarla alevileri aşağıladılar...
  Oysaki,aleviler bu ülkenin aydınlık yüzü ve çağdaş ve demokratik değerlerin özüdür.Aleviler,eline,diline,beline sahip ol düsturundan hareket eden;insanı ve emeği-alınterini kutsayan bir inanç ve felsefi görüşe sahiptir.Aleviler,laiklik ve çağdaş değerlerin neferi olup;mayalarında/özlerinde devrimcilik vardır.Yol düşkünlerinin dışında aleviler,Pirsultan duruşlu,Mahir vuruşlu,Deniz gülüşlüdür!!!
Kısacası,Alevilik bir inanç olsa da esas belirleyici olan Alevilerin oluşturduğu toplumsal yaşam kültürünün odağında demokrasi,laiklik ve çağdaş değerler ön plandadır.İşte bu açıdan Alevilerin büyük çoğunluğu SOL un ve aydınlığın kadim dostudur,yoldaşıdır!

     Laik devlette eğitim-öğretim sistemi,çağdaş değerlerle,bilimsel ve demokratik ölçütler içerisinde yapılır.Laik devlette zorunlu din dersleri olmaz ve bir dinin yada mezhebin dogmaları çocuklara-gençlere dayatılmaz, empoze edilmez...
    Oysa Türkiye de devlet,zorunlu din dersleri ile alevi çocukları-gençleri sünnilik mezhebi içinde asimile ederek alevi öğrencileri kendi inanç ve toplumsal-geleneksel kültüründen koparmak amacı güdüyor.
    Bugüne kadar eğitim-öğretim sisteminin temelinde hiçbir zaman, çağdaş değerler ve bilimsel,demokratik anlayış,uygulama egemen olmadı.Özellikle,son 15 yıl içinde dinsel bilgi(!)ve değerler(!) genç dimağlara empoze edildi.Hani,muktedir demişti ya:''Dindar ve kindar nesil yetiştireceğiz''diye...

    Laik devlette Diyanet gibi dinsel kurumlar olmaz.Çünkü bu kurumlar devletin ilke ve normları çerçevesinde faaliyette bulunacağından,din,devletçe şekillendirilir ve halka dayatılır...
  Günümüzde Diyanet,bir fetva kurumuna dönüşmüş olup,bolca alevilere ve ateistlere hakaret,küfür,aşağılama bağlamında fetva yayınlıyor.Alevileri asimile etmek için ağa-babası siyasi iktidara asimilasyon politikaları üreterek işbirliği yapıyor...
   Diyanet,Türk-islam faşizminin savunucusu ve bir propaganda merkezidir.Türkiye nin laik devlet olabilmesinin temel koşullarından biri de,Diyanet in lağvedilmesidir...

    Laik hukuk sisteminde evlilik sözleşmesi-akdi,resmi nikahla olurken artık imam nikahı/dini nikah adı altında birlikte yaşamalar yaygınlaşıyor!!! Zaten ataerkil olan toplum,kadını cinsel obje olarak algılıyor,kadını kendi malı gibi gören yobazlar tarafından kumalık sistemine bağlı olarak kadının onuru paramparça ediliyor! Oyun çağındaki kız çocuklarının evlendirilmesi,dinsel argümanlarla desteklenip,çocuk gelinler dramı yaşanıyor...

      Ülkemizde,20-25 milyonu aşkın alevi,kendi inancına uygun özgürce yaşayamıyor,ibadetlerini özgürce yapamıyor,Cem evleri yasaklanıyor ve var olan Cem evlerinin yasal statüsü ise yoktur.

   AİHM,Alevilerin inanç ve ibadet sorunlarının çözülmesi,Cem evlerinin yasal statüsünün tanınması konusunda kesin ve bağlayıcı karar verdiği halde;AKP hükümeti bu kararı yok hükmünde sayarak dikkate almıyor.En son 21 mart 2016 tarihine kadar Alevilerin sorunlarının çözüleceğini ve Cem evlerinin yasal statüye kavuşacağı konusunu seçim bildirgelerinde kamuoyuna deklere etmişlerdi!
Her konuda olduğu gibi bu konuda da yine yalancı çıktılar...
     Hatta bilirsiniz! AKP her seçim dönemi,''Alevi Çalıştayı''adı altında Alevileri oyalama ve kandırma yoluna gitti ama yol düşkünleri ve satılmışların dışında hiçbir alevi onları samimi bulmadı ve inanmadı-kanmadı.

   Laik ülkelerde bireyler,laik olmak zorunda değiller ama kamu hizmetlerinde görevli olan siyasiler ve bürokratlar,düşünce ve eylemlerinde''laik''olmak,Seküler davranmak zorundadır.Laiklik karşıtı söylemler ileri sürenler,dinsel devleti/şeriatı övenler,''Bu benim kişisel  görüş ve kanaatim''deme lüksüne ve cüretine sahip değildir.Ama maalesef artık Türkiye,hukuk devleti olma niteliğini de kaybettiğinden bu açıklamayı yapanlar hakkında hiçbir yasal işlem yapılmıyor.

    AKP,dinci,gerici,şeriatçı,teokratik düzen özlemcisi vakıf ve derneklere kol-kanat geriyor,finansal kaynaklar sağlıyor hatta o vakıf ve derneklerin ürettiği(!)karanlık fikirleri kendi icraatlarına temel oluşturuyor!
   O vakıf ve derneklerin bünyesindeki yurtlarda-evlerde kalan çocuklara yönelik cinsel taciz ve tecavüzlere,bunlar münferit olaylardır diyerek ten onlara arka çıkıyor,onların hamiliğini yapıyor!!!

   Bütün bu sosyolojik realitelerden sonra şunu söylemek mümkündür:Aslında,Türkiye ne geçmişte nede bugün gerçek anlamda laik devlet ol(a)madı...Bu açıdan,''Türkiye laiktir,laik kalacak''söylemi,sloganı,ezber söylem ve ağız alışkanlığından başka bir şey değildir!

  Laiklik ilkesi ancak ve ancak gerçek demokrasilerde(!)uygulanabilir...
   Anayasayı,yasaları,hukuk sistemini hiçe sayan AKP iktidarı döneminde ise laiklik, sadece anayasada içi boş ve biçimsel bir kavram olarak kaldı hatta en sonunda orda bile kalmasına tahammülsüzlük arttı ve düşünceleri-niyetleri tamamen deşifre edildi.

    Laik,seküler,aydın,çağdaş,devrimci kitlelerin  örgütlü ve  sürekli mücadelesi ile laiklik kazanılabilir;toplumsal yaşamın her alanına aktarılıp,uygulanabilir!!!
  Laiklik ancak demokratik toplum ve değerlere sahip ülkelerde yaşam alanı bulur ve tehdit ve tehlikelerden korunur...
Türkiye nin,laikliği tesis etmeye hem bilgi birikimi-değerleri hem de potansiyeli vardır...Yeter ki,bilinçlenme ve örgütlenmeyi elden bırakmayalım.

           Umut ta kalın,dirençli olun...


          Hüseyin Yalçın (Sosyolog)


NOT:Bu makalem mayıs 2016 da Malatya Son Nokta 
gazetesindeki köşe yazımda yayınlandı.

 

Yorum yapabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir.

Üye değilseniz hemen üye olun veya giriş yapın.

banner40

banner45

banner57

banner39

banner44

banner56