MALATYA’DAKİ İNSAN YÜREKLERİ, KABUK MU BAĞLAMIŞ?
Bir önceki yazımda:
“Meğer on iki yıllık dostları kangal köpeğini, avcılar yaralamış. Avcıların saçması, hayvanın sol ön ayağında uzun süre kalmış. Hayvan, topallayıp halsizleşince veterinere götürmüşler. Veteriner, hayvanın ayağındaki saçmayı çıkarmış. Ama o vefalı dost, bir türlü iflah olmuyormuş.
Bunları anlatan şantiye bekçileri, gözyaşlarını tutamıyorlar. Sekiz aydır ücretimizi vermiyorlar. Şu anda ikinci kez Malatya’ya, veterinere götürüp kangalımızı tedavi ettirecek paramız yok. Elimiz kolumuz bağlı, kaldık çaresiz. Dayanamıyoruz karşımızda böyle acı çekmesine, diyorlar.
Kangal köpeğinin yattığı barakaya gittik. Altına ot; başının altına da bir bez sermişler. Karnı, hızla inip kalkıyor. Yiyip içemediğinden, karnı sırtına yapışmış. Kara, güzel gözlerini güçlükle açıyor. İnliyor, ağlıyor. Gözlerinden yaşlar akıyor. Kara gözler yalvarıyor… Başını kaldıramayacak, su içemeyecek kadar durumu ağır. Acı çekiyor hem de çok…
Kalbim, o dağlarda; aklım ağlayan köpekte kaldı.” diyerek insan yüreklerinden yardım istiyordum. Malatya’daki insan yürekler, süratle harekete geçti…
Bu konuda ilk girişim Arguvan Jandarma Komutanı Hıdır Akdağ’dan geldi. Pazar günü jandarmayı aradım. Arguvan jandarmasından beni aradılar ve komutan, hasta köpeğe vetriner götüreceğine ve sonucu bana bildireceğine söz verdi. O gün herhangi bir haber alamadığımdan aynı gece Hayvan Hakları Derneği Malatya Şubesi Başkanı Filiz Yenier’le iletişime geçtim.
Pazartesi sabahını zor ettim. Arguvan’ın Atma dağlarında bir can, acı çekiyordu. Soluğu Malatya Valiliği Basın ve Halkla İlişkiler Müdürlüğünde aldım. İbrahim Halil Kılıç, Malatya Tarım İl Müdürü Hamit Aygül’den yardım istedi. Hamit Aygül de derhal yardım göndereceğim, diyor.
Ve ben, umut ve endişe karışımı bir tuhaf duyguyla Kale ilçesine doğru yola çıkıyorum. Kale yolundayken Arguvan Jandarma Komutanı Hıdır Akdağ’dan telefon geliyor. Pazar günü uğraştığı halde veterinere ulaşamadığını, yaralı kangala bu sabah veteriner ulaştırdıklarını, tedaviye başlandığını aktarırken telefon bağlantısı kesiliyor. İki dağın arasından geçiyormuşuz, böyle konumlarda iletişim kesilirmiş.
Ama ben derin bir soluk alıyorum. Ağlamaya sızlamaya gücü kalmamış, yaralı bir canın acıları hafifleyecek diye. Hıdır Akdağ’a, bağlantı kesildiğinden teşekkür bile edemedim. Gönülden teşekkür ediyorum, sesimi buradan duyun lütfen.
Kale Kaymakamlığında basın toplantısına katılıyoruz. Bu kez de Hayvan Hakları Derneği Malatya Şubesi Başkanı Filiz Yenier arıyor. Telefon iletişimimiz sağlıklı gerçekleşiyor. Yaralı hayvanın uzun süredir idrarını yapamadığını, ateşinin yükseldiğini, antibiyotik tedavisine başlandığını… Arka ayaklarının felç olduğunu… Kangalı evlatları gibi seven Yoncalı baraj şantiyesinin bekçilerine ötenazi önerildiğini… Bekçilerin buna razı olmadıklarını… En azından ilaç tedavisiyle köpeğin acılarının hafifletileceğini… Durumun takipçisi olacaklarını söylüyor.
Arguvan Jandarma Komutanı Hıdır Akdağ’a, Hayvan Hakları Derneği Malatya Şubesi Başkanı Filiz Yenier’e, Malatya Valiliği Basın ve Halkla İlişkiler Müdürü İbrahim Halil Kılıç’a, Malatya Tarım İl Müdürü Hamit Aygül’e, beni Atma köyünün Bırik mezrasında bulunan Yoncalı baraj alanına götürerek yaralı köpeği görmemi sağlayan Atmalılar Derneği Başkanı Mehmet Ali Başıbüyük’e, adını şimdilik bilmediğim veterinere, kangal köpeğini çocukları kadar seven şantiye bekçilerine şahsım ve değerli okurlar adına teşekkür ediyorum. İyi ki yürekleri nasır bağlamamış insanlarla birlikte yaşıyoruz.
“Avcıyım, sporcuyum, yiğidim, delikanlıyım” diyenlere de bir çift sözüm olacak: Hayvanlar, kendi dağlarında silahsız, tuzaksız geziyorlar. Yiğit, delikanlı, sporcu ve adamsanız; silahsız, tuzaksız gidin ava. Eşit koşullarda avlanın da görelim sizin yiğitliğinizi, delikanlılığınızı, sporculuğunuzu, adamlığınızı…
Sultan KILIÇ
