Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) hükümeti döneminde, işçi ve emekçilerin haklarının azaldığını belirten Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), “Torba Yasa” ile en büyük saldırının yapıldığını açıkladı. KESK, emekçilerin hak gasplarına karşı 1 Mayıs’ta meydanlarda emekçilerin, emek gaspçılarına yanıt vermelerini istedi.
KESK Dönem Sözcüsü ve Eğitim Sen Malatya Şube Başkanı Ali Ekber Baytemur, konuyla ilgili sendika binasında düzenlediği basın toplantısında, AKP hükümetinin iktidarda olduğu 8 yılı aşkın süredir, emekçilerin iş güvencelerini ortadan kaldırdığını ifade etti. Baytemur, AKP hükümetinin esnek, kuralsız ve güvencesiz çalışmayı dayatan “Torba Yasa” ile en kapsamlı saldırı paketini uygulamaya koymayı başardığını belirterek sözlerini şöyle sürdürdü:
SESSİZ SENDİKALARA TEPKİ
“Bu da gösteriyor ki; AKP hükümetinin işçi ve emekçi düşmanlığı, yoksulların taleplerine sahip çıkıyormuş gibi görünen ama özünde sermaye işbirlikçisi tutumu gün geçtikçe daha fazla açığa çıkmaktadır. En son hükümete kanun çıkarma yetkisi veren, KHK çıkarılmasının amacı, yasamanın devreden çıkarılarak yürütme yetkisiyle emekçilere saldırı politikalarının uygulanmasında gelişen muhalefeti engellemektir.
İşçi ve emekçiler, son yılların en büyük saldırı dalgası ile karşı karşıya olduğu halde bazı sendika ve konfederasyonların yaşananlara seyirci kalması, torba yasaya açıkça destek olmaları, üyelerinin ve temsil ettikleri sınıfın taleplerine ve beklentilerine uygun hareket etmemesi dikkat çekici başka bir gelişme olmuştur.”
TAZYİKLİ SU, BİBER GAZI; BUDUR İLERİ DEMOKRASİ
Baytemur, AKP iktidarının yıllardır sürdürdüğü “kendine demokrat” tutumunun her konuda kendisini gösterdiğini belirterek, “Yıllardır demokratikleşmenin önünde büyük bir engel olarak duran Kürt sorununun çözümsüzlüğü, Alevilerin ve diğer inanç gruplarının taleplerinin görmezden gelinerek, geleneksel ‘tekçi’ anlayış ısrarla savunulmuştur. AKP hükümetinin ‘ileri demokrasi’ anlayışının nasıl bir şey olduğu, talepleri ile alanlara çıkan çeşitli kesimler açısından acı deneyimlerle görülmeye başlanmıştır. Öncelikle öğrenci eylemlerinde kendisini gösteren ‘ileri demokrasi’, emekçilerin 3 Şubatta torba yasayı protesto eylemlerinde, Ankara’da polis copu, gaz bombası, tazyikli su, biber gazı olarak daha da ileriye taşınmıştır. Sınır tanımayan AKP’nin ‘ileri demokrasi’ anlayışı, kendisine muhalefet eden her kurum, yapı ya da kişinin susturulması şeklinde sürmektedir” dedi.
BASINA BASKI VE YILDIRMA
Basın üzerinde uygulanan baskı ve yıldırmanın, binlerce gazeteci hakkında soruşturmalarla, onlarcasının düşüncelerinden dolayı cezaevlerine konulmasıyla doruğa çıktığını anlatan Baytemur, şöyle devam etti:
“Tolum vicdanını yaralayan uygulamalar hayretle izlenirken, basılmamış kitaplar bile bu ülkede suç kapsamına alınıp, yayınlanmadan yok edilebiliyor. İşte gelinen noktada AKP’nin gerçek demokratik yüzü budur. Bu yüzüyle AKP korku imparatorluğu yaratmak istiyor. Tüm bunlar yaşanırken; bu baskı, yıldırma ve yok etme politikalarına karşı direnen gençler var, kadınlar var, grevlerde işçiler var, KESK var. Dokuz Eylül Üniversitesi’nde asistanların başlattığı, tüm sağlık emekçilerinin katılımıyla direnişe dönüşen, 5 gün süren sağlık emekçilerinin grevinin kazanımla tamamlanması, geleceğe yönelik umutlarımızı artırıyor. Tüm taleplerinin kabul edilmesiyle sonuçlanan grev, önümüzdeki mücadeleye yol gösterici olacaktır. Zafer direnen emekçinin olacaktır.
ÖRGÜTLÜ MÜCADELE ÇAĞRISI
Öncelikle kazanılmış haklara yönelik saldırıları durdurmak, sendikal mücadeleyi yükseltmek, haklarımızı korumak ve geliştirmek için örgütlenmek; kaçınılmazdır ve hayati önemdedir. Sözleşmeli, taşeron, ücretli, 4/A, 4/B, 4/C, 50/D v.b. parçalanmış statülerde çalıştırılan, ama ortak yönleri düşük ücretli, güvencesizlik, yoksulluk ücretine mahkûm ve işsizlikle tehdit edilen tüm kamu emekçilerini; işimiz, geleceğimiz ve onurumuz için örgütlenmeye ve birlikte mücadeleye çağırıyoruz.
1 MAYIS’TA ALANLARA
Evet, bizler geçmişten bugüne direnişlerimizle var olduk, güç olduk, toplumsal muhalefetin umudu olduk. Bizler, 4 Martları, 15-16 Haziranları, 1 Aralıkları, 25 Kasımları, 1 Mayısları yaratanlarız. Sağlık emekçilerinin grevi, AKP’nin neoliberal politikalarını püskürtmede ileri bir mevzi oluşturmuştur. Ancak, AKP ’ye asıl yanıtı tokat gibi, 1 Mayıs’ ta alanlarda milyonlarca işçi, emekçi, işsiz, genç, kadın, yoksul, ötekileştirilmişler olarak vereceğiz. Bugün bunu Malatya’dan başlatıyoruz. Tüm bu toplumsal kesimleri on binler olup Malatya’ da, 1 Mayıs’ta alanlara akmaya çağırıyoruz. Haydi, 1 Mayıs’a! Yaşasın 1 Mayıs, Yaşasın Mücadelemiz!”
Sultan KILIÇ - Malatya